NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
حَبِيبِ بْنِ
عَرَبِيٍّ
حَدَّثَنَا
خَالِدُ بْنُ
الْحَارِثِ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ زَيْدٍ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ
امْرَأَةً
يَهُودِيَّةً
أَتَتْ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِشَاةٍ
مَسْمُومَةٍ
فَأَكَلَ مِنْهَا
فَجِيءَ
بِهَا إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَسَأَلَهَا
عَنْ ذَلِكَ
فَقَالَتْ
أَرَدْتُ لِأَقْتُلَكَ
فَقَالَ مَا
كَانَ
اللَّهُ لِيُسَلِّطَكِ
عَلَى ذَلِكَ
أَوْ قَالَ
عَلَيَّ
فَقَالُوا
أَلَا
نَقْتُلُهَا
قَالَ لَا
فَمَا زِلْتُ أَعْرِفُهَا
فِي
لَهَوَاتِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Hişam b. Zeyd'in rivayet
ettiğine göre; Enes b. Mâlik (r.a) (şöyle demiştir):
Yahudi bir kadın,
Rasûlullah (s.a.v)'e zehirli bir koyun getirdi, Rasûlullah ondan yedi.
(Bilâhere) kadın getirildi. Rasûlullah (s.a.v) kadın'a bunu niçin yaptığını
sordu.
Seni öldürmek istedim,
dedi. Rasûlullah (s.a.v):
"Allah seni bu işe
-veya: benim üzerime-[Şek râvidendir] musallat etmez" buyurdu. Sahabeler:
Onu öldürmeyelim mi?
dediler. Rasûlullah (s.a.v):
"Hayır"
cevâbını verdi. Enes derki:
Ben onu (zehrin alametini)
Rasûlullah'ın boğazının sonundaki etlerde gördüm durdum.
İzah:
Buharî, hibe; Müslim,
selâm; Ahme b. Hanbel, III, 218.
"Boğazındaki
etler" diye ferceme ettiğimiz "lehevât" kelimesi cemidir.
Kelimenin müfredi "lehât" tır ve "küçük dil" manasınadır.
Boğazın bilimindeki etlere de bu isim verilir. Terceme bu ikinci manâya göre
yapılmıştır. Çünkü küçük dilin çoğulu yoktur.
4514 teki izah’a da
bak.